16.10.2022

Günümüz Gençliğinde Dine Karşı Mesafeli Duruşun Öz Eleştirisi


Bu yazımda ülkemizde son yıllarda çok fazla artan yeni neslin dinden kopuş sorununu inceleyecek ve bu sorunun öz eleştirisini yapmaya çalışacağım.

19.07.2022

Na't-ı Şerif

Esselamü aleyke ya İmame’r Rusli

Şerefinle ziya buldu cümle cemalât

Sen yokken hicranın yakardı sineleri

Gayrı misk ü amber ile doldu semavât


 Hayrül beşerdir namın cihanda

 Sensin ol çöllerde bahril vefa

 Verirsin her an gönüllere safâ                                

Ahmed-i Mahmud , Muhammed Mustafa

7.06.2022

DİNDARLIK VE AHLAK İLİŞKİSİ

DİNDARLIK VE AHLAK İLİŞKİSİ: ŞEKİLCİ DİNDARLIKTAN AHLAK MERKEZLİ DİNDARLIĞA

 

Dinlerin temel gönderilme amaçları insanların anlam dünyasını kurmak ve insanın tabiatına yakışır eylem ve davranışlarda bulunmasını sağlamaktır. İnsanın anlam dünyasını kurma çerçevesinde tevhit, nübüvvet, ahiret, ibadet ve ahlak esaslarını vazeder. Tevhit yasasının amacı bireyin hayatını biricik ve ortağı olmayan Allah inancı temeline oturtmasıdır. Nübüvvet yasasının amacı Allah'ın yeryüzüne gönderdiği resulünün kulların hayatının her alanında örnek olmasıdır. Ahiret esası insana dünya hayatında yaptıklarının elbet karşısına çıkacağını hatırlatır. İbadet esası, bireylerdeki kulluk bilincini fiili olarak her daim zinde tutar. Ahlak yasası ise bütün bunlara şamildir. Hepsinin bir nevi toplamı şeklinde Müslüman bireylerin hayatlarının her alanında gerek teorik, gerekse pratik şekilde tezahür eder. Peygamberimizde tüm bu esasları uygulayıp sahabeye örnek olmuştur. Bu çerçevede dinin amacı ahlaklı birey ve toplum oluşturmaktır. İslam ahlakında hakiki tutum ahlaki ilkelerin sadece zihinde yer alması değil, bilfiil yaşanması, eylem ve davranışlarla örnek olunması esastır.

20.05.2022

Din, Takva Ve Samimiyet


Bu yazımda günümüzde sık sık duyduğumuz takva kelimesinin ne anlama geldiğine değinip, bunu dini hassasiyet boyutunda ele alacak, büyüklerin sözleriyle ve hadislerle destekleyip aynı zamanda örnek teşkil etmesi açısından menkıbelerle açıklayacağım.

21.04.2022

Şükür Üzerine Kısa Bir Değerlendirme

 

Bu yazımda, toplumumuzda var olan ve benim kendimi bildim bileli rahatsız olduğum bir konuyu işleyip öznel yorumlarımı aktaracağım. Sözünü ettiğim konu , şükretme konusudur. Küçüklüğümden beri insanların kendilerine verilen nimetlere değil de , başkalarının düşkünlüklerine bakarak şükrettiklerini görüyorum. Sokakta, otobüste, bilhassa hastanelerde, bir fiziksel rahatsızlık yaşayan, yahut  engelli olan kişilere bakılıp “bu durumda olmadığım için şükürler olsun” ibaresini duyuyorum. Böyle  bir şükür anlayışının toplumda kabul gördüğünü görüyor ve üzülüyorum. Bu anlayışı son derece yanlış buluyorum.  Bu yanlışlığı eşe dosta söylediğimde ise “şükretmenin neresi yanlış”, şeklinde bir tepkiyle karşılaşıyorum. Buradaki yanlışlık şükürde değil, şükrün ahlaki etiğindedir. Şükür, başkalarına bakarak değil, insanın kendisine  bakarak yapması gereken bir olgudur. Başkalarının içerisinde bulunduğu kötü durum, bizim için şükür sebebi olmamalıdır. Kötü durumda olan insanlara bakılarak yapılan şey şükür değil, o halde olmamaya sevinme halidir. Engelli ya da hasta olmamaya sevinmek şükür değildir. Şükür bireysel bir olgudur. İnsanın kendi haline , yediği rızıklara , maddi durumuna ve en önemlisi , Allah’ın yok iken yaratıp, muhatap kılıp , kendisini bulduracak idraki vermesine karşı teşekkür etmenin adıdır şükür. Ve bu tanımın altında daha nice şükür vesileleri sıralanabilir. Öyleyse başkalarının hastalığını , engelini, fakirliğini vesile kılıp şükreden Müslüman, yukarıda saydığımız temel ve genel vesilelere her halde fazlasıyla şükretmiş ve artık sıkılarak kendine yeni şükür vesileleri arıyor demektir.

 Kişinin kendinde var olanlara, Allah tarafından verilmiş nimetlere şükretmesi ,şükür ibadeti için kafidir. Bu şekilde, engelli insanlara bakarak  şükretme anlayışı bana göre ahlak açısından yanlıştır ve etik de değildir. Burada etik tartışmasına girmek istemiyorum. Genel geçer bir etik anlayışı olmadığı gibi , her insanın kendi vicdanı ve hassasiyetleri ölçüsünde bir etikten söz etmek de yanlış değildir. Her konuda bireysel hassasiyetlerimize göre hareket ederken , şükür vesilesi yaptığımız düşkün (!) insanların da hassasiyetlerini göz ardı etmemeliyiz. Her konuda empatinin önemini vurgularken, şükür vesilesi yaptıklarımızla da empati kurup, kendimizin de bir gün o duruma düşebileceğimizi (!), ve her insanın potansiyel bir engelli olduğunu unutmamalıyız.


19.03.2022

Mutlak Zaman Ve Alemin Ezeliliği Üzerine

 

Bu yayımımda sayın Hakan Coşar hocamızla südur teorisi, zaman ve Tanrı ilişkisi üzerine aramızda gerçekleştirdiğimiz mütalaalar sonucunda ulaştığım neticeleri paylaşacağım. Bu yayın , hocamıza gönderdiğim toplamda iki kısa yazının birleşimidir. Kendisine alakalarından ve teşviklerinden dolayı müteşekkirim.

28.02.2022

İlim, Amel Ve Cedel Üçgeni

 Mantık Felsefe ve Kelam ilimlerini düşünürken bunların aslında İslam dinine yeni mensuplar kazandırmaya yaramaktan ziyade halihazırda iman etmiş olanlara hitap edebilecekleri kanaatine erdim. Şöyle ki; Mantık, felsefe ve kelam ilimlerinin muhtevası , ilim-amel olgusunun yalnızca ilim kısmına , ayrıca iman esaslarını mantıkî düzlemde ispatlamaya çalıştıklarından ötürü de itikat kısmına hitap etmektedir. Oysa kelam ilminin kendi gerekliliği hususunda dayandığı en önemli işlevlerinden birinin İslam dinine yeni Müslümanlar kazandırmak olduğunu biliyoruz. Kelam alimlerinin gayesinin  cedel yöntemiyle muhataplarını mantık düzleminde mağlup ederek susturup, imana getirmek ve aynı yöntemlerle de Müslümanların kafasındaki problemlere cevap verebilmek olduğunu biliyoruz.

1.01.2022

Sudûr Teorisi Üzerine

 

Sözlükte “doğmak, meydana çıkmak, sâdır olmak, zuhur etmek” anlamında masdar olan sudûr kelimesi felsefe terimi olarak kâinatın meydana gelişini yorumlamak üzere tasarlanan, yoktan ve hiçten yaratma (halk) inancından farklı olduğu ileri sürülen teoriyi ifade eder. 

Gerek