Önceki yazılarımın birinde varlığın var olmadığını kendime göre açıklayıp izah etmiştim. Bunu neden böyle düşündüğümü de şöyle beyan ettim; Kainatta Allah’tan başka varlık sahnesinde olmayı hak eden ve var olmaya değecek olan bir varlık yoktur. Varlık sahnesinde kendi zatıyla ezeli ve ebedi olarak var olan yegane varlık Allah’tır. O’nun haricindekileri ise ‘var’ olarak sayamayız. Buna cesaretim yoktur. Allah’tan gayrısının gerçekten var olduğunu söyleyemeyiz.
Belirli bir zaman içerisinde yok olan , yok olmaya mahkum olan şeyleri ‘var’ olarak tanımlamak varlığı varlık yapan esas sıfatlar olan ezelilik ve ebedilik sıfatlarını yok saymak demektir. Bir şeyi gerçekten var olarak tanımlayabilmemiz için onun zaman ve mekan kavramlarından münezzeh olması gerekir. Evvelinde ondan önce zamanın olduğu ve ilerlediği ve bu ilerleyen zamanın bir noktasında vücuda gelip , belli bir süre varlık aleminde bulunup yine zamanın ilerlemesiyle cismini, şeklini ve bütün sıfatlarını kaybeden bir şeyin gerçekten var olduğunu söyleyemeyiz. Eğer o şeyin varlığına, zamanın ilerlemesi olumsuz etki ediyorsa o şeye var diyemeyiz. Gerçek varlık ; zamanın kendisine etki edemediği ve zamandan münezzeh olan varlıktır. Yani gerçek varlığın ömür gibi kısıtlayıcı bir özelliği olmamalıdır. Zaman bu varlığın varlık aleminde olmaya devam etmesine ne olumlu ne de olumsuz bir etkide bulunmamalıdır. İşte bu varlık Allah’tır.
Aslında ben bu konuda varlık sıfatının yalnızca Allah’a ait olduğunu söylemek istiyorum.
Yokluk konusuna gelecek olursak eğer , Allah’tan başka varlık yoksa o zaman yokluk ta yoktur. Çünkü Allah’ın varlığı diğer bütün var olduğunu sandığımız maddeleri kaplamıştır. Eşya , Allah’ın varlığından münezzeh ve ayrı değildir. Aksi halde ortaya kendi zatıyla var olan varlıklar çıkmış olur. Allah’ın varlığı yarattığı bütün varlıkları içine aldığı gibi yokluğu da içine almış olması gerekir.
Burada şunu sormak lazım gelir. Yokluk , müstakil bir şekilde Allah’tan ayrı mıdır? Ayrıdır dersek eğer varlık alemi bile Allah’tan ayrı değil iken, yokluk kavramını nasıl O’ndan ayrı sayabiliriz? Öyle ya , vücuda gelmiş olmak yani belli bir süreliğine dahi olsa var olmak yokluktan üstündür. Derece olarak yokluktan üstün durumdadır. Yokluktan daha üstün derecede olan varlığı Allah’a izafe edebilirken yokluğu neden izafe edemeyelim ki? Bu durumda yokluğu Allah’tan hariç tutamayız. Bütün varlıkları Allah’tan sayıyorsak yokluğu da mecburen Allah’tan saymamız gerekir. Bu durumda karşımıza şöyle bir önerme ortaya çıkar. “Allah , kendi bünyesinde yokluğu barındırır.” Veya “ Allah’ta yokluk vardır” şeklinde söylediklerimize bağlı olarak yeni önermeler çıkacaktır. Ama bunlar tabiî ki doğru değildir. Çünkü Allah yegane varlıktır ve bir varlık içerisinde yokluğu barındıramaz. Ortada bir varlık varsa onun içerisinde yokluk bulunamaz. Öte yandan her şey zıddıyla kaimdir. Gece gündüz, soğuk sıcak gibi. Bu zıtlıklardan yalnızca Allah münezzehtir. O’nun bir zıddı yoktur. O halde kendi zatıyla ezeli ve ebedi olarak var olan sadece Allah ise O’nda ve onun iradesinde bulunan kainatta yokluk bulunamaz. Allah’ın varlığı bütün her şeyi , her yeri ve bütün zamanı kuşatmıştır. Bu yüzden kainatta Allah’ın dışına taşan ve O’ndan ayrı bir yokluk kavramını zikredemeyiz. Eğer ki Allah’ın haricinde bir yokluk vardır dersek aslında Allah her yeri dolduramamıştır ve kuşatamamıştır, bu yüzden O’nun haricinde ve hükmünün dışında kalan bir yokluk bölgesi vardır demiş oluruz.
Tüm bunların sonucunda ulaştığım nokta yokluğun olmadığıdır. Varlığı eğer Allah’tan münezzeh sayamıyorsak onun zıddı olan yokluğu da O’ndan münezzeh sayamayız. Sonuç olarak düşünceme göre yokluk yoktur. Çünkü Allah her yeri ve her şeyi kapsar. Düşünüp yazdığım her şey Allah u Tealâ’yı yüceltmek ve birlemek içindir. O’nun şanını ve varlığının ne ölçüde olduğunu iyice kavrayabilmek içindir. Söylediklerimin doğrusunu Allah bilir. Umarım ki Yüce Allah bu gayemden razı olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder