Bu çalışmamızda Tasavvufta Aşk kitabından alıntılarla ve yer yer kendi yorumlarımızla Mevlana’nın aşk hakkında söylediklerini derledik.
Mevlana’nın Aşk Anlayışı
-Aşkın olduğu yerde aklın, çamura saplanıp kalmış eşek gibidir, aşkı ve aşık olmayı yine aşkın kendisi anlatır ve açıklar.
-Aşk şeriatı, bütün dinlerden ayrıdır. Aşıkların şeriatı da Allah’tır, mezhebi de.
-Aşkta akıl ve mantığın sözü geçmez, aşk öyle bir haldır ki saklamak istense bile bunu başarmak mümkün değildir. Muhakkak bir çıkış yolu bulup kendisini gösterir.
-Bil ki beden çerçevesinden kurtuldun mu kulağın da göz olur, burnun da!
-Aşk o yalımdır ki parladı mı sevgiliden başka ne varsa hepsini yakar. Aşkın aslı ölmek ve yok olmaktır.
-Aşk mezhebinde herkes kurbandır. Aşk Tanrı sıfatıdır.
-Ölüye karşı aşk ebedi olmaz , sen cana canlar katar diriyi sev.
-Aşkta esas olan sevgiliden başkasını düşünememe ve ilgilenmemedir.
-Aşkın aslı yok olma, kendi benliğinden geçmedir. Varlığın özü aşktır.
-Bütün güzellerin yüzleri, onun yüzünün perdesidir.
-Zahirde aşk benden doğmuş görünüyorsa da sen buna inanma, işin hakikati şöyledir; aşk benden doğmadı, aşk beni doğurdu. Ben aşkın çocuğuyum.
-Şehvet peşinde koşanlara , bedenlere gönül verenlere aşktan pek söz açma!
-Mevlana, aşk olmadan ömrün boşa geçmiş olacağını aşk sayesinde yaşanılanların mana kazandığını belirtmektedir.
-Ey aşık! Vakit kaybetmeden aşıklar evine dön gel! Çünkü aşksız ömür geçirmek ömrü heba etmek boş yere harcamaktır.
-Çarşafa aşık olma! Yani ruhların çarşafı gibi olan güzel fakat fani bedenlere gönül verme. Onları güzel yaratanı düşün. Onu sev, balçıktan yaratılmış olan bedene takılıp kalma.
-Aşık olan nefis, artık emare olmaz; insanı kötülüğe götürmez, fenalığa meylettirmez.
-Mevlana dünyaya gelme sebebi olarak aşkı göstererek bunun olmaması halinde her şeyin anlamsız olacağını hatırlatmaktadır.
-Kimde aşk varsa bu meclis, yeri-yurdu onun; kimde akıl varsa kaçsın bizden, nerde o , neredeyiz biz?
-Sevgili, ne mutlu bize ki senin gamına düşmüşüz; hem aşkının mahremiyiz , hem senin mahremin.
-Mevlana için aşk öyle bir şeydir ki ; hem varlık, hem esirlik, hem krallık, hem inancın değişimini ifade eder. ‘ Ey aşk, tüm bir varlıksın sen; hem taçsın, hem zincir; hem Peygamber davetisin, hem ümmetin inançtan inanca geçişi, halde hale girişi.’
-Sus artık bu kadar gam yeme; aşık olan nefis, artık kötülüğü buyuramaz, fenalığa meyledemez.
-Mevlana aşkı dileyip ulaşamayan kişinin bir neden dolayı bunu yapamadığını anlatmaktadır.’ Gönlünde bir aşk olanı bir istek bulunan kişi gönül kapısına gider de gönül , ona kapı açmazsa elbette bir sebebi vardır bunun.’
-Nasıl başsız-ayaksız , önsüz-sonsuz bir aşk bu ki hem aşığım maşuğum; hem ağlayıp inliyorum, hastayım, hem de hastanın derdine dermanım.
-Artık aşka sahip oldun, şu mal-mülk ne işe yarar sence; şu alemin mevkii, devleti, senin ulaştığın mevkiye , devlete karşı nedir ki kaç para eder?
-Aşk başını canın kulağına yanaştırdı da gizlice dedi ki: Hiç adam, kendisiyle ahdeder mi, sen yoksun ki, var olan tamamıyla biziz.
-Mevlana aşk ile aklın birlikteliğinin zor olduğunu dile getirmektedir. ‘ A aşk , aklı dağıt gitsin. A aşk, perişan nükteler istiyorum ben.’
-Önce şunu bil ki aşkın ne önü vardır, ne sonu; nereye bakarsan bak, oradan münezzehtir aşk.
-Ebedi olarak kalan yalnız aşktır, aşıktır, bundan başkasına gönül verme, çünkü aşktan başka ne varsa iğretidir, geçicidir.
-Aşka kaç, ona sığın, dilberlik gösteren, işveler satan, fakat ciğerini kan eden güzelden çekin.
-Aşıklarla düş-kalk, daima aşkı seç; aşık olmayana bir an bile eş-dost olma.
-Kılavuzum aşktı, o çekti, götürdü beni sana, önce aşka kulum köleyim, sonra sana
-Aşk yolu , tamamıyla sarhoşluktur, aşağılanmadır. Çünkü sel aşağı akar, selin hiç yukarı aktığı var mıdır?
-Akıl bütün yolları yordamları bilir de aşkın yolunu yordamını bilemez şaşırır kalır.
-Aşkı yüz binlerce dille övsem gene de onun güzelliği, alımı , bütün bu güzelliklerden, bütün bu alımlardan üstündür, bu övüşlere sığmaz.
-Aşka düşen gönül bu dünya ile uzlaşamaz. -Aşkın dalı, bil ki ezel alemindedir, kökü ebed aleminde; bu ağaç, ne arşa dayanır, ne de yeryüzüne, ne de gövdesi vardır bu ağacın.
-Aşkı bana da sorma başkasına da sorma, aşka sor; aşk dile gelir , söylerse adeta inciler saçar a oğul.
-Aşık olmayanlar ölümden mühlet isterler; aşıklarsa hayır hayır derler , çabuk ol hadi. -Aşkın sırları kime belirir, gözükürse varlığı kalmaz; çünkü yok olur gider sevgilide.
-Aşkla aşık birdir; iki sanma sen.
-Aşk göğe uçmak, her solukta yüzlerce perdeyi yırtmaktır.
-Aşık olmuşsan aşkın, delil olarak yeter sana. Yok aşık olmadıysan delil isteği de nedir ki?
-Aşığın ahı gökyüzü duvağını neden yakar? Çünkü o ateş de ondan yanar, o ah da ondan kopar.
-Aşk bir yaşayış denizidir ki dibi yoktur, ona sunulan en değersiz şey, ölümsüz bir yaşayıştır.
-Kıyamette namazları getirip teraziye korlar, oruçları ve sadakaları da böyle yaparlar. Fakat muhabbeti getirdikleri zaman, muhabbet teraziye sığmaz. Binaenaleyh asıl olan muhabbettir.
-Aşk ateşi gelip de , kendisinden başka ne varsa yakıp yandırırsa, işte o zaman gönlünde ne varsa, yanınca sevin , tatlı tatlı gül!
-Aşk iki aleme de yabancıdır; aşkta yetmiş iki türlü divanelik var! Aşk çok gizlidir ama şaşkınlığı meydanda, padişahların canları bile ona hasret çekmektedir. Padişahların tahtları bile aşka karşı alelade bir tahta parçasından ibarettir.
-Aşkı örtmek zordur, ateşi yün ve pamuk içinde gizlemek gibidir. Ne kadar gizlersen gizle o ortaya çıkar.
-Aşk olmasaydı dünya donar kalırdı.
-Kardeş aşk ve namus doğru bir şey değil ey aşık, ar ve haya kapısında durma. Artık vakit geldi, soyunayım, sureti bırakayım da baştanbaşa can olayım.
-Aşk kahredicidir, ben de onun elinde düşmüş kahrolmuş birisiyim. Aşkın coşup köpürmesiyle , aşkın acılığıyla şeker gibi tatlılaştım.
-Mecazi aşk altınlarla bezenmiş bir güzelliktir . Görünüşü nurdur, fakat içi dumandır. Nur gitti de duman meydana çıktı mı mecazi aşk, derhal soğur , donar. O güzellik aslına gider, beden kokmuş, rüsvay, kötü bir halde kalır.
-Aşk sahibi olanlar kendini ayıplayacaklar ya da yerecekler kaygısı içinde olmaz. Aşk insanı derinden etkileyecek bir hadisedir. İnsanı yakıp çaresiz ve güçsüz bırakır.
-Ey aşk mezhebine giren, yüzünü kendine çevir, sana meftun olan senden başkası değildir. Namaz ve yol gösteren ibadet, beş vakit olarak farz edildi. Fakat aşıklar , daima namazdadır. O sarhoşluk, o başlardaki mahmurluk, ne beş vakitle yatışır , ne beş yüz bin vakitle.
-Gündüz geceye aşıktır, onsuz olamaz. Fakat bakarsın görürsün ki gece, ona ondan ziyade aşıktır. Sevgilinin gönlünce herkes aşıktır, herkesi aşık görür o. Aşığın gönlünde de sevgiliden başka kimse yoktur.
-Dünya mülkü, bedene tapanlara helaldir. Biz ise zevali olmayan aşk saltanatına kuluz.
-Aşık ay gibidir. Yıldızların arasından parıl parıl parlar, fark edilir. Aşığın etrafında yüz binlerce ham kişi olsa, benim iki gözümü de bağlasalar, yine de sana o kalabalık arasında aşığı bulur, gösteririm.
-Aşk geldi benim elimi bağladı. Düşüncelerim dağıldı, perişan oldu. Ben bu halden şikayetçi değilim. Daima böyle olmasını dilerim.
-Aşık olan için gecenin gündüzden farkı kalmaz herkes uyurken o maşukuna kavuşmayı diler. Bunun için uyanık kalır uyumaz.
-Aşk ab-ı hayattır, seni ölümden kurtarır; kendisini aşka atana ne mutlu.
-Neyin üstüne titriyorsan bil ki değerin odur ancak. İşte bu yüzdendir ki aşığın gönlü , arştan da üstündür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder